30 Aralık 2010 Perşembe

Altını Çizdiklerim 7


"Jonathan inatla her gün,gün doğumundan gece yarılarına dek çalıştı.Fakat tüm çabalarına rağmen, başladığı noktadan bir adım bile ilerleyememişti.
'İnancı unut,' dedi Chiang tekrar tekrar.'Uçmak için inanca ihtiyacın yok, sadece uçmayı anlaman yeterli.Hadi tekrar dene...' "
"Uçmayı öğrenmişti ve bunun için ödediği bedel onu hiç üzmüyordu.Martı Jonathan bezginliğin,korkunun ve öfkenin bir martının ömrünü kısalttığını,bunları zihninden uzaklaştırdığında ise hoş ve uzun bir yaşam sürebileceğini de fark etmişti." //Martı Jonathan Livingston-Richard Bach

(Kitaptaki tüm cümleler kendini çizdirmek istese de, haksız rekabeti kazanan birkaç tanesi)

23 Aralık 2010 Perşembe

Altını Çizdiklerim 6


"Bakın,yağmur yağarken saray yerine bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için belki kümese girerim.Fakat kümes beni yağmurdan korudu diye,şükran borcumu ödemek için kümese saray gözüyle bakamam.Bana gülecek, hatta böyle bir durumda sarayla kümes arasında bir fark olmadığını söyleyeceksiniz.Evet, hayatta tek gayemiz ıslanmamak olsaydı, dediğiniz doğruydu diye cevap veririm ben de." //Yeraltından Notlar-Dostoyevski

21 Aralık 2010 Salı

Okumalık Albüm:Rubber Soul

Rubber Soul:1965 aralığında piyasaya sürülmüş kanaatimce hem The Beatles hem hayranları hem de müzik çevreleri için dönüm noktası olmuş bir albümdür. Albümün adı, bir müzisyenin Mick Jagger’ın şarkı söyleme stiline yaptığı “plastic soul” benzetmesinden ilham alınarak konulmuş olup,Paul McCartney bu benzetmeyi yapmıştır.Biz dinleyicilere göre ise bu benzetme her şey olabilir; ruhlarımızın giderek hissiyatını kaybetmesi,böyle olmanın belki de daha az acı çekmemizi sağlaması ya da sadece plastik,lastik bir ruh.

Hayatın içinden çok basit kelimelerle kurulmuş, dinledikçe anlamına daha da sarıldığımız cümleler barındıran bu albüm diğer Beatles albümleri gibi romantik, duygusal ve yaşamaya dair. Ancak “Girl” şarkısındaki gibi olmak isteyebileceğimiz bir kızın yanında “Norwegian Wood” gibi yerinde olmak istemeyeceğimiz bir kızı tasvir eden, bizi tezatlarıyla içine çeken bir albümdür Rubber Soul. Yerinde olmayı isteyebileceğimiz kızları, o kızlara sahip olan ya da olamayan erkeklerin duygularını anlatan şarkıları olduğu kadar, “In My Life” gibi tüm hayatınızı bir şarkıyla özetleyin denildiğinde rahatlıkla örnek olarak verebileceğimiz şarkılar da vardır bu albümde. Etrafımızda planlar yapmadan yaşayanları, kendini akışa bırakanları ve aslında hepimizin bir yerde böyle olduğunu ya da olmak istediğini anlatan “Nowhere Man” ;“What Goes On” gibi sorularına cevaplar arayanlara seslenen ve en güzel kavramlardan ve duygulardan biri olan aşkı, kelime bazında biraz da karşısındakini alaya alarak anlatan “The Word” gibi sayısız güzel şarkıyı barındırır bu albüm.

“In My Life” bu albümde sözleri, vokalleri, bası, piyanosu, davulu ve gitarıyla bir bütün olarak dinlemeye doyamadığımız, doyamadığım en güzide şarkılardan biridir. İlk saniyesiyle bizi hatırladığımız ilk anıya götürür, bir anda bizi ağlatacak gibi olur, sonra yaşadıklarımızın keyfine varmamızı sağlar ve hayatımızdaki en özel insana, içi boşalmamış cümlelerle seslenmemize vesile olur. “Girl” şarkısındaki iç çekmeleri de hep “In My Life”ın devamı olarak görürüm. Belki de “In My Life” şarkısındaki en sevilen kız “Girl”dür derim hep içimden ve o kızın adı da “Michelle”dir.

Çokça duygusallığın arkasında bir serzenişte vardır bu albümde. “Think For Yourself” ve “Run For Your Life” şarkılarında artık umutsuzluğa düşmüş bir aşık vardır ve bu umutsuzluğunu da “You Won’t See Me” şarkısıyla doruğa çıkarır The Beatles üyeleri. Yine sözlerle birbirini tamamlayan, müziğe ve vokallere sahiptir bu şarkılar, biz de artık gitarın etkisiyle coşarız ve bu acımasız kızlara kızarız.Kim bilir belki de onlardan biriyizdir! “I’m Looking Through You” bize, değişen huyları, değişen sevgilileri anımsatır.

Ancak “Norwegian Wood” ve “Drive My Car” şarkılarıyla bu melankoliden biraz da olsa çıkartır bizleri Lennon ve MacCartney. Tabi eğer albümdeki şarkıları karışık dinlerseniz, keza albümün açılış şarkılarıdır bunlar.

“Wait” tam olarak bir yere konumlandıramadığım ancak her dinlediğimde farklı şeyler hissettiğim, sözlerden ziyade melodisiyle beni bir yerlere götüren şarkıdır. “If I Needed Someone” ise “Wait” gibi her dinlediğimde farklı duygular uyandıran, bazen aşık olunan kişiyi bazen de en yakın dostu anımsatan bir şarkıdır.

Şarkıları albüm sırasına göre değil de hissetme sırasına göre dinlemeye “Beatles” etkisi diyorum.Sadece “Rubber Soul” albümü için değil, tüm albümleri için geçerli bu. “Rubber Soul” albümüne gelene kadar çok “hit” şarkılar üretti Beatles, ancak bu albüm sanki, artık daha farklı ne hissedebiliriz sorusuna cevap niteliğindedir. Bu albümden sonra gelen “Sgt Peppers Lonely Hearts Club Band” ve “ Yellow Submarine” gibi dinlemeye doyamadığımız albümler de oldu. Ancak tüm hayatımızı özetleyen şarkılara sahip olması bakımından “Rubber Soul” albümünün yeri her zaman farklıdır.

http://fizy.com/#s/1d7ewg

The Beatles - In My Life (Lennon/McCartney) lyrics

14 Aralık 2010 Salı

big exit

Büyük kaçış,her şeyden.


Altını Çizdiklerim 5

" Dinliyordum. Bana zeki dediklerini duyuyordum. Yalnız şunu anlamıyordum: herhangi bir kimsedeki erdemler, nasıl oluyordu da bir suçlu aleyhine ezici bir kanıt olabiliyordu."// Yabancı-Albert Camus

12 Aralık 2010 Pazar

Altını Çizdiklerim 4


"İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar."//Kürk Mantolu Madonna-Sabahattin Ali

16 Kasım 2010 Salı

Altını Çizdiklerim 3



"Sadece tek bir hayat yaşadığımız için bu hayatı öncekilerle karşılaştıramaz ya da kusurlarımızı gelecekteki hayatlarımızda gideremeyiz;bu nedenle de ne istediğimizi bilemeyiz."

" 'Einmal ist keinmal' diyor Tomas kendi kendine.Sadece bir kere olan şey,diyor Alman özdeyişi,hiç olmamış sayılır.Yaşanacak bir tek hayatımız varsa eğer,onu hiç yaşamamış da olabiliriz,fark etmez." //Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği-Milan Kundera

Altını Çizdiklerim 2


"Nereye gidersen git, birileri sana derinin rengini ve dualarını soracak.Onların itkilerini hoşnut etmekten uzak dur! Oğlum,çoğunluk önünde boyun eğmekten kaçın! İster Müslüman, ister Hıristiyan, ister Yahudi olsunlar,seni olduğun gibi kabul etmeliler,ya da seni yitirmeyi göze almalılar.İnsanların görüşünü dar bulduğun zaman kendi kendine Tanrı'nın ülkesinin çok geniş olduğunu söyle; O'nun elleri çok geniştir,O'nun yüreği de çok geniştir.Uzaklara gitmek, denizler, sınırlar, ülkeler, inançlar aşmak fırsatı çıktığı zaman hiç duraksama."//Afrikalı Leo-Amin Maalouf

13 Kasım 2010 Cumartesi

Altını Çizdiklerim


"O anda,ana-babamdan ve bu iki kişiden başka hiç kimseyi sevmediğime inandım.Belki de ilk aşklarımızdan asla tam anlamıyla kurtulamıyoruz.Belki de,gençliğin olanca müsrifliğiyle,nasılsa verecek daha çok şeyimiz var yanılsamasıyla,bağlılığımızı kolayca,bol keseden dağıtıyoruz." (Jonathan)//Dünyanın Sonundaki Ev-Michael Cunningham




Ön yargı

Ön yargı kötü bir duygu."Duygu" demek doğru mu,ondan bile emin değilim."Çıkmaz" belki ;ön yargı bir çıkmaz. Yargıladıkça içinden çıkamazsın.Kötü bir öğretmendir de;ikinci kez soramazsın.Sorman gereken duruma düştüğünde de kendini kötü hissedersin.Suçlu ve biraz da pişman."Tecrübe" diyebileceğin kadar hata yapmana da izin vermez.Anlık bir "durum" değildir çünkü.Yaşam biçimidir.Ya ön yargılısındır,ya da değilsindir.Arada gidip gelemezsin,aksi takdirde "dengesiz" olursun.Dengesizlik de kötüdür,ön yargı gibi.
Ön yargılarımızdan nasıl kurtuluruz bilmiyorum.Herkes hakkında iyi düşünmeye başlamak pek sağlıklı bir duru
m değildir.Her şeye şüpheyle bakmak da, paranoyak yapar insanı bir süre sonra.İki ucu "kirli"değnek.En iyisi "hissizlik" sanırım.Hissetmemek.Olduğunu ya da olmadığını,iyiliğini-kötülüğünü,zorluğunu-kolaylığını düşünmemek,haklarında hiçbir şey hissetmemek.Ancak bu hissizliği zevk aldığımız durumlarda hoşlanmaya,sevmediğimiz durumlarda ise kabullenmeye çevirmeliyiz.Öteki türlü idare edemeyiz.İdare etmezsek yaşayamayız.Yaşayamazsak?Madem şu an "varız",yaşamalıyız.
Ön yargılar gözümüzü bağlamasın.Her şeyin ve herkesin bir değeri vardır.


"Toy çağım-
da bir öğüt vermişti babam,hala küpedir kulağıma.'Ne zaman,'demişti,'birini tenkide davranacak
olsan, hatırdan çıkarma, herkes senin imkanlarında gelmemiştir dünyaya!'
Bu kadarcıkla bağlamıştı sözü ama,oldum olası babamla böyle kapalı konuşup şıp diye anlaşıverdiğimiz için,
bu öğüdün altında da çok daha başka şeylerin yattığını sezmiştim.O zaman bu zaman, sağı solu
yargılamaktan kaçınır oldum;bu huy beni nice tuhaf tabiatlı insanla kaynaştırdığı gibi, bir alay can sıkıcı kimseye de kurban kıldı."//Muhteşem Gatsby-Scott Fitzgerald


12 Kızgın Adam filminden bir sahne: Ön yargıyla nasıl baş edersiniz?
(01:17:48)